MADDİ HASARLI TRAFİK KAZALARINDAN DOĞAN TAZMİNAT VE
ZORUNLU MALİ SORUMLULUK SİGORTASI
Sosyal ve ekonomik yaşantının her geçen gün değişmesiyle motorlu araçların, insan hayatına dahil olması; trafik açısından etkili ve acil çözümler gerektiren durumları beraberinde getirmiştir. Bu durumlardan en önemlisi de trafik kazalarıdır. Ne kadar önlem alınırsa alınsın yine de kazaların meydana gelmesi toplumsal hayatın bir gerçeğidir. Bu sebeple, trafik her zaman çözülmesi ve düzenlenmesi gereken önemli bir sorun olmaya devam etmiştir. Trafik kazaları, maddî zarara sebep olduğu gibi, can güvenliğini ortadan kaldırması sebebiyle, toplumun tamamında dikkatini üzerinde toplayan güncel bir sorundur.
Maddi hasarlı trafik kazalarının ve sonuçlarının en aza indirilmesi için, trafik kazalarının gerçek sebepleri üzerinde durularak bilimsel yöntemlerle ve günün koşullarına uygun olarak doğru tespit edilmesi gerekmektedir. Söz konusu trafik sorunları ile etkili mücadele için kanun koyucu tarafından koyulan kurallara uymak hayati derecede önemlidir.
Bu çalışmamızla ülkemizde meydana gelen maddi hasarlı trafik kazalarının; hukuki ve cezai sorumluk açısından değerlendirilmesi ve bu değerlendirmeler kapsamında maddi hasarlı trafik kazasında; kazanın tüm unsurlarını kapsayacak, bilimsel esaslara dayalı ve günün şartlarına uygun olarak ortaya çıkan sorumluluk kapsamında sigortanın sorumluluğundan bahsedilecektir.
Bu çalışma ile Maddi Hasarlı Trafik Kazalarında Tazminat ve Sigorta Şirketinin Sorumluluğunun değerlendirilmesi amaçlanmaktadır.
2. MADDİ HASARLI TRAFİK KAZALARI VE TAZMİNAT DAVASI
2.1 Genel Olarak
Dünyada her yıl bir milyondan fazla insan trafik kazası sonucu hayatını kaybetmektedir. Araç sayısındaki artış ve şehirleşmeyle birlikte, trafik yoğunluğu ve buna bağlı olarak trafik kazaları yerleşim yerlerinde daha yoğun olarak gerçekleşmektedir. Çalışmamızda maddi hasarlı trafik kazası sebebi ile tazminat hakkının neler olduğu ve söz konusu durumdan sigorta şirketinin sorumluluğu ele alınacaktır. Öncelikli olarak trafik kazası kavramı genel hatlarıyla ele alınacaktır. Sonrasında maddi hasarlı trafik kazası, tazminat davasının unsurları ayrıntılı olarak incelenecektir.6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve ilgili yönetmelikler ışığında tazminat haklarının neler olduğu ve bu hakları talep etmede nasıl bir usul izlemeleri gerektiği, hangi mahkemelerin yetkili ve görevli olduğu anlatılacaktır. Çalışmamızda son olarak maddi hasarlı trafik kazalarında sorumluluk ve bu kapsamda sigortanın sorumluluğu kavramları hakkında bilgi verilecektir.
2.2 Trafik Kazası Kavramı Ve Unsurları
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre trafik, yayaların, hayvanların ve araçların karayolları üzerindeki hal ve hareketleri bütünüdür. Trafik kazası ise, karayolu üzerinde hareket halinde olan bir veya birden fazla aracın karıştığı ve neticesinde ölüm, yaralanma ve zararla sonuçlanan olay bütünü olarak tanımlanmaktadır.
Trafik kazası ölüm, yaralama ve maddi hasarlı olmak üzere üç şekilde meydana gelmektedir. Çalışmamızda özellikle maddi hasarlı trafik kazası kavramına değineceğiz.
Trafik kazasından bahsedebilmek için tanımda belirtilen unsurların hepsinin bir arada olması gerekmektedir. Aksi halde bir trafik kazasından bahsetmek mümkün olmayacaktır. Bir trafik kazasından bahsedebilmek için KTK m.3 hükmünde sayılan unsurların bir arada olmasının yanında trafik kazalarının meydana gelmesi için belli başlı etkenlerin de olması gerekmektedir. Bu etkenlerin başında, insan, yol, taşıt, çevre ve trafik uygulamaları gelmektedir. Bu etkenler genel olarak değerlendirildiğinde meydana gelen kazaların çoğunluğu insan kaynaklıdır.
2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu (KTK)'nın 3. maddesine göre trafik dediğimiz zaman yaya, hayvan ve araçların kara yolundaki hal ve hareketlerini ifade etmektedir. Kara yolunda hareket halinde olan bir veya birden fazla aracın karışmış olduğu ölüm, yaralanma ve zararın meydana geldiği duruma da trafik kazası denmektedir.
• Trafik kazasının unsurlarından bahsedecek olursak;
1) Bir veya birden fazla aracın karışmış olduğu bir olayın varlığı,
2) Araç veya araçların kara yolu üzerinde bulunması,
3) Araç veya araçlardan en az bir tanesinin seyir halinde olması,
4) Olayın meydana gelmesinde kastın bulunmaması,
5) Olay sonucu kişiye veya mala bir zarar gelmesi,
6) Kaza ile ölüm, yaralanma veya maddî hasar arasında nedensellik ilişkisinin bulunmasıdır. Bir olayın trafik kazası olarak tanımlanabilmesi için, bu altı unsurun da gerçekleşmesi gerekmektedir.
2.3 Maddi Hasarlı Trafik Kazası Kavramı Ve Maddi Zararın Tespiti
Maddi hasarlı trafik kazası aracın çift veya tek taraflı olarak kazaya karışması sonucu araçta zarar meydana getiren trafik kazalarıdır. Trafik kazasındaki çarpma sonucu aracın ezilmesi, bozulması, dökülmesi gibi zararların meydana gelmesi olarak da ifade edilebilir. Meydana gelen trafik kazaları sonucunda maddi hasara uğramış aracın zararı kazaya sebep olan aracın Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası tarafından karşılanmaktadır. Maddi hasarlı trafik kazalarında araçta meydana gelen zararın doğrudan tazmini dışında istenebilecek diğer başka zararlar da mevcuttur. Bunlar;
· Araç pert olmuşsa (kullanılamaz hale gelmişse) araç bedeli istenebilecektir.
· Araçtaki hasardan dolayı onarım sonrası değer kaybı bedeli istenebilecektir.
Trafik kazalarında eski hale getirme olanağı olsa bile aracın onarım giderleri sürüm değerinden fazla ise ve aracın onarımının ekonomik değilse, araç pert olarak değerlendirilecektir.
Aracın pert olması veya değer kaybına uğraması halinde mahkeme tarafından bilirkişi görevlendirilerek sigorta ekspertiz raporu, hasar dosyası, araç fotoğrafları incelenmek ve aracın, modeli, yaşı, markası kilometresi de dikkate alınmak suretiyle, piyasa koşullarına göre kazadan önceki ikinci el piyasa rayiç bedeli ve kazadan sonraki hurda değeri belirlenir, aracın pert olarak değerlendirilmesi halinde ayrıca değer kaybı oluşmayacağı hususu da göz önünde bulundurulur.
Trafik kazaları ile ilgili hükümler, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 81-84. maddeleri ile Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin 152-157. maddelerinde düzenlenmiştir. Trafik kazaları sonucunda, idari, cezai ve hukuki sorumluluklar doğabilmektedir. Trafik kazası gerçekleştikten sonra kazaya sebep olan kusur ve sorumluluğun ortaya çıkartılması gerekmektedir. Kusurdan kaynaklanarak karşı tarafa zarar verildiğinde; haksız fiilden doğan hukuki sorumluluk oluşacağı için bu sorumluluğun da tazmin edilmesi gerekir. Kişilerin kusurları nedeniyle tazmin etmekle yükümlü olduğu zarar, kusurla olan ilişkisine bağlıdır. Zararlar kişilerin kusurları doğrultusunda karşılanmak durumundadır. Zira her zarar, kusur oranında karşılandığı gibi; cezalar da aynı şekilde kusurları oranında indirime tabi olur. Trafik kazalarında kusur ve sorumluluk oranının belirlenmesinde, bilimsel, teknik ve hukuki düzenlemelerden faydalanılması gerekir.
Trafik kazasının sadece maddi hasarlı olarak gerçekleştiği ama tarafların bir anlaşamaya varamadığı durumlarda ise araçların yeri değiştirilmeden en yakın trafik ekibi çağrılarak trafik kaza tespit tutanağı düzenlenir. Eğer bu imkana ulaşılamıyorsa Sigorta Şirketleri tarafından kaza tespit tutanağı tutulabilir. Trafik kaza tespit tutanağında kusur oranı belirtilmemekte sadece asli ve diğer kusurlar belirtilmektedir. Bu uygulama kusur oranı tespiti için her kazadan sonra mahkeme kararı veya bilirkişi raporunu zorunlu hale getirmiştir. Uygulamada trafik kazalarıyla ilgili hazırlanan bilirkişi raporları incelendiğinde kusur oranlarının kabaca belirlendiği, ayrıntılı kaza analizlerinin yapılmadığı ortadadır. Bunun sebebi hem teknik imkânsızlık hem de mevzuattaki yetersizliktir.
2.4 Tazminat Davası
2.4.1 Dava şartları
Trafik kazası nedeniyle maddi tazminat alacaklarını talep edebilmemiz için kazaya sebebiyet veren aracın işleteninin zorunlu mali sorumluluk sigortacısına başvurmamız gerekmektedir.14/04/2016 tarihinde yapılan düzenleme ile Karayolları Trafik Kanunu m.97 hükmünün değiştirilmesi ile zorunlu hale gelmiştir. KTK m.97 hükmü doğrultusunda zarar gören zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar kapsamında dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuru yaparak taleplerini iletmesi zorunludur. Sigorta kuruluşu başvuru tarihinden itibaren 15 gün içerisinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamazsa veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin bir uyuşmazlık olursa, zarar gören bu durumda dava açarak veya 5684 sayılı Kanun kapsamında tahkime başvurarak talepte bulunabilir.”[1]
Zarar gören kişi sigorta şirketi başvurmayıp dava açması halinde dava, dava şartı yokluğundan usulden reddedilebilmektedir. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesinin 2017/545 E. 2017/347 10/04/2017 tarihli kararında, dava şartlarının davanın açılabilmesi için değil mahkemenin esasına girilebilmesi için zorunlu olduğu, bu sebeple sigortaya başvuru şartının giderilmesi için kesin süre verilmesi gerektiği, süre verilmeden davanın dava şartı yokluğundan usulden reddinin yerinde olmadığına karar vermiştir.[2]
Sigorta şirketine başvuru yapmak bir dava şartı olmakla birlikte eğer başvuru yapmadan önce dava açılmışsa mahkeme eksikliğin giderilmesi için kesin süre verir. Ancak verilen bu kesin süreye rağmen eksiklik tamamlanmıyor ise davanın usulden reddine karar verilir.
Zarara sebebiyet veren aracın zorunlu mali sorumluluk sigortasına başvuru imkanının olmadığı durumlarda Türkiye Sigorta ve Reasürans Birliği bünyesindeki Güvence Hesabı İdaresi devreye girmektedir. Sigortacılık Kanunu m.14 hükmü ile Güvence Hesabı Yönetmeliği m.9 hükmündeki sayılı hallerin varlığı halinde sigorta türlerinde şartlar oluşursa ve güvence hesabına başvuru yapılırsa geçerli teminat tutarlarına kadar zararların karşılanması mümkün olabilmektedir.
Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortacısına başvuru sonrasında alternatif çözüm yöntemi olan arabuluculuk yoluna da gitmek gerekmektedir. 01/01/2019 tarihinde Türk Ticaret Kanunu’na eklenen m.5/A hükmüne göre, ticari davalar, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce dava şartı olarak arabulucuya başvurma zorunluluğu getirilmiştir.[3] Söz konusu madde hükmü uyarınca Asliye Ticaret Mahkemesinde dava açılmadan önce arabulucuya başvuru zorunlu hale gelmiştir. Arabuluculuk aşamasının zorunlu olduğu durum yalnızca davalı tarafın sigorta şirketi olduğu ve görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu zaman dikkate alınır. Tazminat davası yalnızca gerçek kişilere karşı açılacaksa arabulucuya başvuru dava şartı değildir. Sigorta şirketine karşı Asliye Ticaret Mahkemesinde dava açmadan önce sigorta şirketine başvurunun ardından arabulucuya başvurunun dava şartı olması bir bakıma alternatif çözüm yolu olan arabuluculuğun gönüllü olması esasına aykırılık teşkil etmektedir. Bununla birlikte diğer olumsuz yanı da genel şartlarda belirtilen evrakların tamamlanarak sigorta şirketine gönderilmesi ve akabinde sigorta şirketi tarafından değerlendirme yapılması sonrasında dava açmadan önce arabulucuya başvurarak yargılamanın uzatılmış olması usul ekonomisi ilkesine aykırılık teşkil edecektir.
2.4.2 Yetkili mahkeme
Mahkemelerin yetkisi, diğer kanunlarda belirtilmiş olan yetkiye ilişkin hükümler saklı kalmak üzere Hukuk Muhakemeleri Kanuna tabidir. Genel yetkili mahkeme, Hukuk Muhakemeleri Kanunun 6. maddesine göre aksine bir hüküm yoksa davanın açılmış olduğu tarihte davalının yerleşim yeri sayılan yer mahkemesidir.[4] Çalışmamıza konu haksız fiilden doğan davalardaki yetki kuralı ise HMK m.16 hükmünde düzenlenmiştir. HMK m.16 hükmüne göre, haksız fiilden kaynaklanan davalar, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği veya gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yerinde açılacaktır. Ancak, haksız fiil birden fazla kişi tarafından işlenmişse bu kişilerin hepsine karşı açılacak tazminat davasında haksız fiilin işlendiği yer mahkemesi ortak yetkili mahkeme olacaktır. [5]
Haksız fiilin işlendiği yer mahkemesinin yetkisi kamu düzenine ilişkin (kesin) yetki değildir. Özel bir hüküm olan Karayolları Trafik Kanunun 110. maddesi kapsamında, Motorlu araç kazalarında hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinde veya sözleşmeyi yapan acentenin bulunduğu yer mahkemesinde açılabilir. Bununla birlikte kazanın meydana gelmiş olduğu yer mahkemesinde de açılabilir. Söz konusu madde hükmüne göre davacı tarafa seçimlik hak tanınmıştır.
Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları m. C.7 hükmüne göre sigortacının başvuru tarihinden itibaren 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamazsa veya verilen cevabın talebi kısmen veya tamamen karşılamadığı konusunda uyuşmazlık olursa ya da tazminat tutarında anlaşma sağlanamazsa sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinde, kazanın meydana geldiği yer mahkemesinde ya da zarar görenin ikametgâhının bulunduğu yer mahkemesinde dava açılabileceği gibi uyuşmazlığın çözümü için Sigorta Tahkim Komisyonuna da başvurulabilir. Bu hükümlerle, davacı tarafa seçimlik hak tanınmıştır.
Özetleyecek olursak, haksız fiilden doğan trafik kazaları sebebiyle açılacak tazminat davalarında kanun koyucu zarar görenin hangi yetkili mahkemede dava açabileceğine ilişkin zarar görene seçimlik hak tanımıştır.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 24.06.2013 Tarih, 2013,7751-9849 Esas ve Karar sayılı ilamında da bahsedildiği üzere haksız fiilden zarar gören davacı haksız fiilden kaynaklanan zararın tazmini talebiyle kendi yerleşim yeri mahkemesinde dava açabilir. Mahkemece davanın esasına girilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile yetkisizlik kararı verilmesi isabetli olmamıştır.[6]
2.4.3 Görevli mahkeme
Trafik kazalarından doğan tazminat davalarında Asliye Hukuk Mahkemesi ve Asliye Ticaret mahkemesi’ni durumun koşullarına göre görevli mahkemeler olarak ifade edebiliriz. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1-a maddesi uyarınca bu kanunda düzenlenen konular hakkında doğan davalar taraf sıfatına bakılmadan ticari dava olarak kabul edilmekte ve sigorta sözleşmeleri de kanun kapsamında olduğundan sigorta şirketi aleyhine açılan tazminat davaları içinde görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemesi olacaktır.[7]
Zarar gören ve zarar veren tacir ise 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1 maddesi uyarınca görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemesi olacaktır. Ancak trafik kazası ‘’iş kazası ‘’ niteliğinde olması halinde 5521 sayılı Kanun’un 1. Maddesi uyarınca iş mahkemesi görevli mahkeme olacaktır.[8]
Yukarıda izah edilen durumlar dışındaki diğer hallerde zarar görenlerin açacağı davalarda 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 2. Maddesi uyarınca Asliye Hukuk Mahkemesi görevli mahkeme olacaktır.[9]
Yargıtay 20.Hukuk Dairesinin 2018/84 E. 2018/889 12/02/2018 tarihli kararında, “… HMK' nin 2. maddesinde “Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir.” hükmüne yer verilmiştir. Somut olayda; davacı tarafından, haksız fiil teşkil eden trafik kazasından kaynaklı maddi ve manevi tazminat taleplerine ilişkin olarak ve araç sürücüsü olan davalı ve araç sürücüsü olan davalının anne, babası, araç işleteni ile ... sigortacısı olan sigorta şirketlerine karşı birlikte açılmıştır. Bakırköy 3. Aile Mahkemesince davalılar ..., ... Turizm Gıda Pazarlama İnşaat Tek. San. Tic. Ltd. Şti. ve ... A. Ş’ye karşı açılan tazminat davalarının tefrik edildikten sonra görevsizlik kararı verildiği anlaşılmaktadır. Haksız fiilden kaynaklanan tazminat davalarında, genel hukuk mahkemesi olan asliye hukuk mahkemesi görevli bulunmaktadır…” şeklinde karar verilmiştir.[10]
2.4.4 Zamanaşımı
Türk Borçlar Kanunu m.72/1 hükmüne göre tazminat talebi , zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yıl geçmesiyle zamanaşımına uğramaktadır. Tazminat konusunda ceza kanunları daha uzun bir zamanaşımı öngörmüşse ve tazminat cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa, bu zamanaşımı uygulanacağı ifade edilmiştir. Madde hükmünden anlaşılacağı üzere zamanaşımı süresinin başlaması için zarar gören kişinin hem zararı hem de zararın failini öğrenmesi birlikte gerçekleşmelidir. Bu unsurlardan sadece birinin olması zamanaşımı süresinin işlemeye başlaması için yeterli değildir. Örneğin, bir kimsenin park halinde olan arabasında hasar meydana geldiğinde, bu hasarın başka bir kimse tarafından araca çarpılarak mı oluştuğu ya da zararın başka bir şekilde mi oluştuğunun bilinmesi gerekmektedir.[11]
3. MADDİ HASARLI TRAFİK KAZALARINDA SİGORTANIN SORUMLULUĞU
3.1 Genel Olarak
Maddi hasarlı trafik kazalarında sigortanın sorumluluğundan ayrıntılı olarak bahsetmeden önce sigorta sözleşmesinin tanımından kısaca bahsedecek olursak; Sigorta sözleşmesi, TTK m. 1401’de tanımlanmış olup, bir tarafın (sigortacının), diğer tarafın (sigorta ettirenin) sahip olduğu bir menfaati, gelecekte gerçekleşmesi kesin olan veya olmayan sigorta ettirenin kontrolü dışındaki bir olayın rizikosuna karşı üzerine almış olduğu, diğer tarafın da bunun karşılığında bir miktar para veya buna denk bir karşılığı sigortacıya ödemeyi ya da temin etmeyi kabul ve taahhüt ettiği karşılıklı edimleri içeren , icap ve kabul beyanına dayanan bir sözleşmedir.[12]
Sigorta sözleşmesinden doğan sigorta türleri; TTK içerisinde, zarar sigortası ve meblağ sigortası olmak üzere ikili ayrı başlık altında incelenmektedir. Bu ayrım, ihtiyacın karşılanması esasına göre yapılmaktadır. Zarar sigortaları da mal sigortası ve sorumluluk sigortası olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Sorumluluk sigortaları bir zarar sigortası türüdür. Zarar sigortası, sigorta ettirenin sigortalanan rizikonun gerçekleşmesi ile uğradığı mali zararların sigortacı tarafından, sigorta sözleşmesi kapsamında tazmininin borçlanılmış olduğu sigorta türüdür.[13] Bunun dışında, sorumluluk sigortaları zarar sigortaları içerisinde mal varlığı sigortası kapsamında değerlendirilmektedir. Bu çalışmamızda sorumluluk sigortalarına genel olarak değindikten sonra maddi hasarlı trafik kazalarında sigortanın sorumluluğuna ayrıntılı olarak değineceğiz.
3.2 Sorumluluk Sigortaları
Sorumluluk sigortaları, sigortacıların sigorta ettirene özel hukuk içerikli kanuni sorumluluk hükümlerine dayanarak üçüncü kişiler tarafından ileri sürülen tazminat taleplerinin giderilmesi ve sonuca bağlanmasını sağlayan sigortalardır.[14]
Sorumluluk sigortaları, sigorta ettirenin ihmali veya icrai davranışlar neticesinde özellikle üçüncü kişilere verebileceği zarar dolayısıyla kendi malvarlığının pasifindeki artış ihtimalini engelleme amacı taşıyan bir sigorta türüdür. Sorumluluk sigortaları, mal varlığında azalma meydana getirebilecek zararların olası sonuçlarından korunmak amacıyla ortaya çıkmış sigortalardır.[15]
Sorumluluk sigortaları, zararlar sigortalının kendi kusurundan kaynaklanan üçüncü kişilere vermiş olduğu maddi ve bedensel zararlar sebebiyle sigortalının, kendi kusurundan kaynaklanan üçüncü şahıslara verdiği kendisine yöneltilebilecek tazminat taleplerine karşı, belirli koşullarda ve belirli limitlere kadar teminat sağlayan bir sigorta türüdür.
Genel kural sigortaların isteğe bağlı yapılması olmasına rağmen sorumluluk sigortalarının çoğu toplumun genelinin veya önemli bir kısmının menfaati için kamu hukuku karakterli düzenlemeler ile yaptırılması zorunlu hale getirilmiştir.[16]
Günümüzde sorumluluk sigortalarının çoğu zorunlu olarak yapılmaktadır. Sorumluluk sigortaları, karayolları motorlu araçlar zorunlu mali sorumluluk sigortası, ihtiyari mali sorumluluk sigortası, karayolu taşımacılık mali sorumluluk sigortası, üçüncü kişilere karşı mali sorumluluk sigortası, yapı denetim kuruluşları sigortası, hekim mesleki sorumluluk sigortasıdır. Bu çalışmamızda bahsetmiş olduğumuz sorumluluk sigortası türlerinden karayolları motorlu araçlar zorunlu mali sorumluluk sigortasını ayrıntılarıyla inceleyeceğiz.
3.2.1 Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası
Haksız fiile dayanan sorumluğun en önemli özelliği sorumluluğun kusura dayanmasıdır. Hukuk sistemimizde kural olarak kusur sorumluluğu esas, kusursuz sorumluluk durumu ise istisnadır. Kanun koyucu borçlar kanunu kapsamında kusursuz sorumluluk hallerini tek tek sayma yoluna gitmiştir (TBK m. 65-71). Kusursuz sorumluluk halinde şahıs eylemlerinde kusurlu olmasa dahi zarara sebebiyet vermesi durumunda zararın tazmininden sorumlu olacaktır.[17] Trafik kazaları neticesinde zarar gören üçüncü kişiler karayolları zorunlu mali sorumluluk sigortasının kusursuz sorumluluk prensibine göre korunmaktadır. Motorlu araç işletenler sorumluluk sigortası hükümlerinden yararlanmakta ve rizikoyu sigortacı üstlenmektedir.[18]
Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası zorunlu sigortalardan olup, motorlu taşıt sahibi olan herkesin yaptırmasının zorunlu olduğu bir sorumluluk sigortası türüdür.[19] Motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında meydana gelebilecek kazalarda, motorlu araç işleteninin üçüncü kişilere karşı olan mali sorumluluğunu belli sınırlar dahilinde karşılamayı hedefleyen ve kanun koyucu tarafından yapılması zorunlu kılınan sorumluluk sigortası türüne Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası denir. Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası, KTK m. 91 hükmünde de bahsedildiği üzere araç işletenin üçüncü kişilere verdiği zararları karşılamak amacıyla ortaya çıkan bir zarar sigortası türüdür.[20]Söz konusu sigorta ile sigorta ettiren dışında sigorta ettirenin eyleminden zarara uğramış olan üçüncü kişilerin uğradığı zararın tazmini de sağlanmaktadır. Sorumluluk sigortalarında asıl hukuki menfaat sigorta ettirenin menfaati olmakla birlikte[21] üçüncü kişilerin sigorta ettirene yöneltebileceği tazminat talepleri de güvence kapsamı altına alınmıştır. Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası türünde de üçüncü kişiye doğrudan dava açma imkânı sağlanmıştır. Zarar gören, uğramış olduğu zararın sigorta bedeline kadar olan kısmının tazminini, sigorta sözleşme kapsamında geçerli olan zamanaşımı süresinde istenmek koşuluyla doğrudan sigortacıdan talep edebilme hakkına sahiptir.
Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası, hem sigorta ettirenin üçüncü kişilere verebileceği zararlardan dolayı, sigorta ettirenin pasifindeki azalmanın önlenmesini sağlamış olup, hem de sigorta ettirenin eylemlerinden zarar gören üçüncü kişilerin uğradığı zararın tazminini amaçlamaktadır. Bu sebeple bu sigorta, sigorta ettiren ve onun eylemlerinden zarar gören üçüncü kişilerin menfaatlerini dengeleyen bir sigorta türüdür.[22]
Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası bir zarar sigortası türü olduğundan, rizikonun gerçekleşmesi halinde rizikodan zarar gören üçüncü kişilerin uğradıkları zararlar poliçe teminat limiti nispetinde karşılanır. Mal sigortalarından farklı olarak, poliçede belirtilen azami sorumluluk limitleri, sigorta sözleşmesinin süresi içerisinde birbirinden farklı zamanlarda meydana gelen her zarar için ayrı ayrı geçerli olmaktadır.[23]
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85’inci maddesinin 1’inci fıkrası uyarınca işletenin sorumluluğu üçüncü kişilere karşıdır. Dolayısıyla zarar gören, zarar verenin araç işletenine karşı KTK hükümleri kapsamında başvurma hakkına sahip değil ise, zarar verene ait aracın Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası sigortacısına karşı da başvurma hakları bulunmayacaktır. Bu teminat dışı halin özünde esasen alacaklı ve borçlu sıfatının birleşmesi durumu dikkate alınmıştır.[24]
Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası kapsamına giren teminat türlerinden ilki maddi zararlar teminatıdır. Buna göre maddi zararlar, hak sahibinin kaza tarihi itibariyle Genel Şartlar’ın A.5. maddesinin a bendinde tanımlandığı üzere, zarar görenin aracında meydana gelen değer kaybı da dahil doğrudan malları üzerindeki azalmalar olarak kabul edilmektedir.
Motorlu bir aracın işletilmesi sonucu oluşan zarar, maddi zarara ilişkin ise onarım giderlerinden olarak, yedek parça ve işçilik giderleri de tazminata dâhil olacaktır. Araçta kaza sonucu oluşan değer kaybı veya aracın kullanılamaz hale gelmesi de sigorta kapsamındadır. Ancak, onarım sırasında aracın çalışamamasından doğabilecek kayıplar sigorta dışında kalacaktır.[25]
3.2.2Zorunlu Malî Sorumluluk Sigortasında Sigortacının Tazminat Yükümlülüğüne Uygulanacak İlkeler
Zorunlu malî mesuliyet sigortasında zarar giderimi durumunda uygulanacak olan ilkeler, sınırlı sorumluluk ilkesi, garameten zarar giderimi ilkesi, gerçek zararın giderilmesi ilkesi ve kusur esasına göre sorumluluk ilkesidir. Aşağıda bunlara kısaca değinilecektir.
3.2.2.1 Sınırlı Sorumluluk İlkesi
Karayolları Trafik Kanunu’nun 93. Maddesi kapsamında zorunlu malî sorumluluk sigortasında sigortacının limit dahilinde sorumlu olacağı ifade edilmiş[26] ve bu limiti belirleyecek tarife ve talimatların, Hazine Müsteşarlığı’nın bağlı bulunmuş olduğu Bakanlıkça tespit edileceği açıklanmıştır. Bu tarife ve talimatların tespitinde aracın türü, bulunduğu coğrafî bölge, sigorta süresi içinde herhangi bir hasar ödemesinin gerçekleşip gerçekleşmediği gibi konular dikkate alınarak hesaplama yapılmaktadır. Kanun koyucu sözleşme serbestisi ilkesini benimsememiş olmasının sebebi sigorta poliçelerinin çok düşük miktarlarla düzenlenmesi önlenmektir.[27]Zira bu sigortayla ulaşılmak istenen amaç, zarar gören üçüncü kişilerin korunması ve hak kayıplarının önlenmesidir.[28] Karayolları Trafik Kanunun 99. maddesi uyarınca sigortacılar, hak sahibinin kaza veya zarara ilişkin tespit tutanağını veya bilirkişi raporunu, sigortacıya iletmiş olduğu tarihten itibaren sekiz iş günü içinde zorunlu mali sorumluluk sigortası sınırları içinde kalan miktarları hak sahibine ödemek zorundadır.Ödemeyi yapan sigortacı, ödenen miktarın sorumluluk oranlarında paylaşılmasını diğer sigortacılardan yazılı olarak talep eder.Diğer sigortacılarında ödeme için sekiz iş günü vardır. Buradan anlaşıldığı üzere zorunluluk yalnızca sigorta ettirenlerde değil, aynı zamanada sigorta şirketleri açısından da geçerli bir durumdur.[29]
Aynı trafik kazasında zarar görenler, sigortacı aleyhine değişik tarih ve mahkemelerde dava açmış olabilirler. Bu halde, ilk dava açanın zararı, sigorta bedelinin tamamen ödenmesi ile giderilebilir. Ancak bu ödeme, diğer zarar görenlerin aleyhine olacaktır.[30]Söz konusu bu eşitsizliğin önüne geçebilecek bir düzenlemenin olmayışı sonra talepte bulunan zarar görenlerin hak kaybına uğramasına sebep olacaktır.
3.2.2.2 Gerçek Zararın Giderilmesi İlkesi
Motorlu araçların sebep olduğu trafik kazası sonucunda, rizikonun gerçekleşmesiyle birlikte, üçüncü kişiler veya bunlara ait şeylere verilen zarardan ötürü sigortacı, poliçede gösterilen tutarın tamamını değil, üçüncü kişinin uğramış olduğu gerçek zarar miktarını araştırıp, bu doğrultuda zararı karşılamalıdır .[31] Kısacası, sigortacı her olayda poliçedeki limit miktarının tamamını ödemekle yükümlü değildir.Türk Ticaret Kanunu’nun 1459. maddesine göre, sigortacı rizikonun gerçekleşmesi durumunda, sigorta ettirene veya sigortalıya sadece gerçek zararı ödemek zorundadır. Ancak, gerçek zarar limit miktarından fazla ise, en çok limit miktarını ödeyecektir.[32]
3.2.2.3 Kusur Esasına Göre Sorumluluk İlkesi
Karayolları Trafik Kanunu’nun 86. maddesine göre, kazanın mücbir nedenden veya zarar görenin ya da üçüncü kişinin ağır kusurundan kaynaklandığını kanıtlayan işleten, bu durumda 85. maddenin I. fıkrasındaki, tehlike sorumluluğundan kurtulabilme şansına sahiptir. KTK’nın 86. maddesine göre, işletenin sorumluluktan kurtulabilmesi için, iki durumun birlikte gerçekleştiği ispat edilmelidir. İşleten ilk olarak kazanın, illiyet bağını kesen nedenlerden, yani mücbir nedenden veya zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat etmelidir. Çünkü zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusuru mevcut olduğu durumda, işletenin eylemi ile zarar arasındaki uygun illiyet bağı kesilmektedir. Söz konusu kusur aracın işletilmesine bağlı tehlikeyi tamamen arka plana itecek ve artık zararın uygun sebebi olmaktan çıkaracak ağır bir kusur olmalıdır.[33]
İşletenin sorumluluktan kurtulabilmek için kanıtlaması gereken ikinci olgu ise, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kusursuzluğu ve araçtaki bozukluk sebebiyle kazanın meydana gelmesine neden olmadığıdır. İşleten eğer, zararın oluşmasında zarar görenin ağır kusuru olduğunu ispat edemezse, bununla beraber, olayda zarar görenin birlikte kusuru varsa KTK’nın 86. maddesinin II. fıkrası uyarınca, işletenin sorumluluğu azaltılabilir.Bu anlamda, kusur esasına göre sorumluluk ilkesi ile trafik kazasına neden olan üçüncü kişilerin kusurlu davranışlarının sigortacının sorumluluğunu ne ölçüde etkileyebileceği tespit edilir. Yoksa sigortacının, zorunlu malî sorumluluk sigortasına dayanarak üçüncü kişiye zararı tazmin ettikten sonra, kusurlu davranış iddiası ile kendi sigorta ettirenine veya araç sürücüsüne rücu edebilmesi olanaklı değildir.[34] Zira zorunlu malî sorumluluk sigortası ile işletenin veya araç sürücüsünün kusurlu davranışı güvence altına alınmaktadır.[35] Bu durumda, zorunlu malî mesuliyet sigortasına dayanılarak sigortacı aleyhine açılan davada zarar gören kimsenin de olayda birlikte kusurlu olduğunun işletene izafeten sigortacı tarafından ileri sürülmesi halinde, işletenin kusursuzluğunu ve zarar gören kimsenin kusurunu ispat yükümlülüğü sigortacıya aittir.[36] Zarar görenin kusurunun bulunması nedeniyle yapılacak indirimin zararın tamamı üzerinden mi yoksa sigorta limiti üzerinden mi olacağı konusunda Yargıtay’ın görüşü, indirimin tüm zarar miktarı üzerinden yapılması yönündedir.
İşletme halinde olan araçların vermiş olduğu zararlardan sorumluluk değerlendirilirken, Karayolları Trafik Kanunu, gerçek kişiler ile kamu tüzel kişilerinin arasında bir ayrım yapmaksızın aynı sorumluluk kurallarının geçerli olduğunu ifade etmiştir. Araç işletenin sorumlu tutulması için ise birtakım koşulların gerçekleşmesini aramıştır. Bu koşullar; aracın motorlu bir araç olması, motorlu aracın işletilme halinde olması, motorlu aracın karayolunda işletilmesi, motorlu aracın işletilmesi sebebiyle bir zararın doğması ve zarar ile fiil arasında uygun illiyet bağının bulunmasıdır.
Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası, işletenin sorumluluğunu hem miktar itibariyle hem de ortaya çıkan zarar kalemleri itibariyle sınırlı bir şekilde teminat altına almaktadır. Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası, Karayolları Trafik Kanunu kapsamında zorunlu sigorta türü̈ olarak ifade edilmiştir. Bununla birlikte Türk Ticaret Kanunu m. 1483 hükmü ile sigortacının faaliyet gösterdiği alanlardaki zorunlu sigortaları yapmaktan kaçınamayacağı hükmü ile araç işletenlerinin KTK m.85/f.1 kapsamındaki sorumluluklarını karşılamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmasını zorunlu tutan KTK m. 91 hükmü gereği sigorta sözleşmesinin iki tarafı için de zorunluluk oluşturan bir sigorta türü karşımıza çıkmıştır.
Kanun koyucu, yine zarar görenin, zararın tazmini noktasında faydalanabileceği bir hakkı daha düzenlemiştir. Sigortacıya, zarar görenin doğrudan başvurmasına imkân veren TTK m. 1478 hükmü, zarar görene ait bir hak olup zarar gören uğradığı zararın giderilmesini, zarardan sorumlu kişiden talep edebilirken sigorta teminat limiti ile sınırlı olmak üzere sigortacıya karşı da talep ve dava hakkını kullanabilecektir. Yine bu hüküm de göstermektedir ki, zarar görenin zararın giderilmesi kanun koyucunun nihai hedefi olarak karşımıza çıkmaktadır.
Çalışmanın tamamı ile maddi hasarlı trafik kazalarında tazminat davası ve söz konusu trafik kazası sebebiyle sigorta şirketinin sorumluluğu kapsamında Zorunlu Malî Sorumluluk Sigortası ile tazminata uygulanacak ilkeleri ortaya konulmuştur.
I. KAYNAKÇA
Albayrak, N. (2017). Asliye Hukuk Davaları, Ankara: Adalet Yayınevi, 3. Bası, 494-529.
Bozkurt, T. (2014). Sigorta Hukuku, İstanbul: On İki Levha Yayıncılık A.Ş., 8. Bası, 5,183-200.
Eren, F., (2016). Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Ankara: Yetkin Yayınları 20.Bası, 519.
Gökcan, H.T., Kaymaz, S. (2001). Hukukî Sorumluluk, Tazminat, Sigorta, Rücu Davaları ve Trafik Suçları, Ankara: 237.
İnceoğlu, M., Baş Süzel, E., Aytekin İnceoğlu, A. (2016). “Haksız Fiil Zamanaşımı ve Suçsuzluk Karinesiyle İlişkisi”. Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C.11, Sayı 145-146, 158.
Karasu, R. (2016). Yargıtay ve Sigorta Tahkimi İtiraz Hakem Heyeti Kararları Işığında Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası, Ankara: Yetkin Yayınları, 22-23.
Kayıhan, Ş. (2004). Sigorta Sözleşmesinde Prim Ödeme Borcu, Ankara: 31.
Pekcanıtez, H., Atalay, O., Özekes, M., (2013). Medeni Usul Hukuku, Ankara: Yetkin Yayınları, 100-101,105.
Şenocak, K. (200). Mesleki Sorumluluk Sigortası, Ankara: Turhan Kitabevi. 18.
Tepedelen, Z. (2017). Zorunlu Sigortalarda Güvence Hesabı, Ankara: Adalet Yayınevi, 47.
Tunç, C., Akpınar, Ö., (2018) Zorunlu Trafik Sigortasındaki Mevzuat Kaynaklı Değişikliklerin Prim Üretimine Etkisinin Analizi, Uşak Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 223.
Ulaş, I. (2012). 5684 Sayılı Sigortacılık Kanunu'na Göre Uygulamalı Zarar Sigortaları Hukuku Genel Hükümler Mal ve Sorumluluk Sigortaları, 8.b., Ankara: Turhan Kitapevi, 109,643-703,875.
[4] Pekcanıtez, H., Atalay, O., Özekes, M., (2013). Medeni Usul Hukuku, Ankara: Yetkin Yayınları, s. 100-101
[5] Pekcanıtez ve ark. (2013). a.g.e. 105
[6] Albayrak, N. (2017). Asliye Hukuk Davaları, Ankara:Adalet Yayınevi, s. 529.
[7] Albayrak, (2017). a.g.e., 494.
[8] Albayrak, (2017). a.g.e., 494.
[9] Albayrak, (2017). a.g.e., 494.
[11] İnceoğlu, M., Baş Süzel, E., Aytekin İnceoğlu, A., (2016). “Haksız Fiil Zamanaşımı ve Suçsuzluk Karinesiyle İlişkisi”. Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C.11, Sayı 145-146, s.158.
[12] Kayıhan, Ş.,(2004). Sigorta Sözleşmesinde Prim Ödeme Borcu, Ankara: s. 31.
[13] Şenocak, K., (200). Mesleki Sorumluluk Sigortası, Ankara: Turhan Kitabevi, s. 18; Bozkurt, (2014). a.g.e., 200.
[14] Bozkurt, T., (2014). Sigorta Hukuku, İstanbul: On İki Levha Yayıncılık A.Ş.,s. 183.
[15] Bozkurt, (2014). a.g.e., 184.
[16] Bozkurt, (2014). a.g.e., 5.
[17] Eren, F., (2016). Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 20. b., Ankara: Yetkin Yayınları s. 519.
[18] Adal, a.g.e., s.862.; Ulaş, I., (2012). 5684 Sayılı Sigortacılık Kanunu'na Göre Uygulamalı Zarar Sigortaları Hukuku Genel Hükümler Mal ve Sorumluluk Sigortaları, 8.b., Ankara: Turhan Kitapevi,
s. 875.
[19] Tunç, C., Akpınar, Ö., (2018) Zorunlu Trafik Sigortasındaki Mevzuat Kaynaklı Değişikliklerin Prim Üretimine Etkisinin Analizi, Uşak Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Sayı s. 223.
[20] Tepedelen, Z., (2017). Zorunlu Sigortalarda Güvence Hesabı, Ankara: Adalet Yayınevi, s.47.
[21] Tepedelen, (2017) a.g.e., s. 47.
[22] Karasu, R., (2016). Yargıtay ve Sigorta Tahkimi İtiraz Hakem Heyeti Kararları Işığında Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası, Ankara: Yetkin Yayınları, s.22.
[23] Karasu, (2016). a.g.e., s. 23.
[24] Bkz. Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 15.04.2011 tarih ve 2011/17-13 Esas ve 2011/191 Karar sayılı kararı www.kazanci.com , (E.T.: 06/04/2022).
[25] Gökcan, H.T., Kaymaz, S.:(2001). Hukukî Sorumluluk, Tazminat, Sigorta, Rücu Davaları ve Trafik Suçları, Ankara: s. 237.
[26] Bkz. Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 18.09.2003 tarih ve 2003/1758 Esas ve 2003/7955 Karar sayılı kararı, ( http://www.kazanci.com ) (Erişim tarihi: 06/04/2022).
[27] Bkz. Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 18.2.2002tarih ve 2001/9599 Esas 2002/1370 Karar sayılı kararında: “... esasen mahkemece olay tarihi itibariyle geçerli olan limit miktarı re ’sen araştırılıp tespit edilmek ve davalılardan sigortanın sorumluluğu 750 milyon lira ile sınırlanmak gerekirken, 500 milyon ile sınırlanması doğru olmamış...”,( http://www.kazanci.com ) (Erişim tarihi: 06/04/2022).
[28] Ulaş, I., (2002). Uygulamalı Sigorta Hukuku, Ankara: s. 693.
[29] Bozkurt, (2014) a.g.e., s.199.
[30] Ulaş, (2002) a.g.e., s. 700.
[31] Ulaş, (2002) a.g.e., s. 109.
[32] Ulaş, (2002) a.g.e., s. 701.
[33] Ulaş, (2002) a.g.e., s. 643
[34] Ulaş, (2002) a.g.e., s. 703.
[35] Ulaş, (2002) a.g.e., s. 703.
[36] Bkz. Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin, 30.11.1989 tarih ve 1988/9152Esas ve 1989/6766 Karar sayılı kararı,( http://www.kazanci.com ) (Erişim tarihi: 06/04/2022), (Ulaş,(2002) a.g.e., s. 706).
Haksız Ticari Uygulamalar Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik Yayımlandı